Yas

Bir ses getirdi haberi.
Ardıma bile bakamadan,
Koştum güneşe doğru.
Geçtim güneşi, soğuktu.
Sardım dallarını, ısıtamadım.
Kıpraştırmadı rüzgar yaprakları.
Bağırdım, bağırdım, bağırdım,
Duyuramadım beni.
O huzura ben yasa yollandım.

Tablo: Sir George Clausen, Youth Mourning

Durak

Toprak misali sessiz yollar,
Hınca hınç dolu duraklar,
Ayakları seyir eder ıslak banklar,
Çehrelerde durur umut dolu bakışlar.

Ufukta süzülürken beklenenin dumanı,
Sırası geleni binme telaşı,
Sılası geleni kavuşma heyecanı sarar.
Tel örgünün ardından bakarken ben.

Tablo: Abell Roy, Railway Station

Şifacı

Şifa kapısına kadar elbet gider bacaklarım.
Yanımda taşıyacak değnek değildir aradıklarım.
Ne çalınan kapı ne de ardındaki odadan hayır bulur bu bedende dolaşan canım.
Yarenin gülen yüzünün maneviyatıdır beklenen halım.

Tablo: George Frederic Watts, Patient Life of Unrequited Toil

Son Hediye

Bu sana son hediyem.
Yeni ufuklara, yeni umutlara yelken açacağın,
Yaşadığın anları birer birer kumbaraya atacağın,
İçini doldurdukça yaş alacağın,
Yaş aldıkça hatırlayacağın,
İçine sığdırdıklarını ölümsüz kılacağın,
Senden sonrasının da ömür bulacağı,
Bugünden yarınlarına bu sana son hediyem.

Tablo: Salvador Dali, Penceredeki Kadın

Davet

Parmaklarıma kanca atan ellerin sımsıkı sarıyor,
Tutkun bedenlerimiz ritmin akışına kapılıyor.
Gözlerimizdeki pırıltılar topuk sesleriyle inleyen sahneyi aydınlatıyor.
Jestler, ciddiyetimizin temsili bir tablosu gibi duvarları boyuyor.

Sen bir adım geri kaçtıkça ben bir özür adımıyla sana sokuluyor.
Sen savrulurken uzaklara, son açımda çekiyorum parmaklarından,
Sarıyorum bedenini kollarımla gitme dermişçesine, tutkuyla.

Tablo: Mahnoor Shah, Tango