Boşluk da güzeldir.

Hayatın anlamıdır boşluk, bir es verip nefes almak gibi.
Sözcükleri ipte sıralayıp cümleleri anlamlı kılan yaratıcı misali.
Baharı müjdeleyen çiçeklerin renklerine ruh katan desenmişçesine.
Kimi zaman daktiloda bir tuş,
Kimi zamansa dilimizde sessizliktir.
Yeri gelir mutluluğumuzun anahtarı,
Yeri gelir hüznümüzün mührü olur.

Tablo: Ernst Wilhelm Nay, Beyaz Bahar

Kızıl Duvar

Ne ses ne de bakışlar geçer bu kızıl duvarın ardına.
Anlamını yitirmiş sözcükler, ifadesiz yüzler biriktirir dibinde.
Önce tane tane, sonra kucak dolusu, ardından yığına döner yaprak yaprak.
Sonbahar yağmuru gibi ıslar göz yaşların,
Damla damla doldurur dert sarnıcını.
Duvarın ardı ıslatmasa da tenini, yakar küle döndürür kızılca yüreğini.

Tablo: Edgar Ende, Duvar

Sur

Kermenin taş duvarlarından destek alarak duruyorum ayakta.
Hayatın karmaşasından uzak,
Yüksekten uçan kuşlara yakınım.
Sinsi rüzgar yalıyor düşünceli çehremi,
Geçip giderken siliyor mazinin izlerini.
Elimdeki Sabır tespihi çoktan koptu imamesinden.
Taneleri birer birer düştü çıktığım basamaklardan yokluğa doğru.
Şimdi tek dayanağım bu soğuk taştan surlar.

Tablo: David Roberts, Alcala Kalesi

Korku

Günü geldiğinde gideceğini bilmek miydi korku,
Başka bir şehirde var olmanı hatırlamak mı?
Anlamak mıydı korku,
Yoksa duyduklarımızı anlamlandırmak mı?
Sevmek miydi korku,
Yoksa sevildiğinin suratına haykırılması mı?
Belki bir hastalıktı korku,
Çaresi insan olan.
Belki de gerçekler önümüzde dağ gibi yükselirken,
Görmezden gelmek için çektiğimiz setti korku.

Tablo: Jan Fyt, Köpeklerin Korkuttuğu Balaban Kuşu ve Ördekler

Garip Denklem

Ölümü düşünmek midir hayat,
Yoksa yaşamayı hatırlamak mıdır?
Hem de ölümle yaşam birbirine bir saniye uzaktayken.
Gariptir gerçekler, acımasızdır seçenekler.
Biliriz, gerçeği umursamadan yaşamayı.
Günümüzü bekleriz hazırlık yapmadan.
Hele yaşanmışlıklar karmaşıklaştırırken hayat denklemimizi,
Kısa çubuğu çekmemizi bekler kaderimiz.

Tablo: Gustav Klimt, Yaşam ve Ölüm