Zeus sağolsun

Zeus sağolsun yuvarlanıp gidiyoruz!
Zeus mu?
Sonuçta, o da bir tanrıydı.
Zaten tanrıyı tanrı yapan inananlar değil miydi?
Zora sıkışan fanilerin tutunacak dalı.
Karalıkta bir başına kalanların ışığı.
Belki de Tanrı zihnimizin kaçış yoluydu.

Şifacı

Şifa kapısına kadar elbet gider bacaklarım.
Yanımda taşıyacak değnek değildir aradıklarım.
Ne çalınan kapı ne de ardındaki odadan hayır bulur bu bedende dolaşan canım.
Yarenin gülen yüzünün maneviyatıdır beklenen halım.

Tablo: George Frederic Watts, Patient Life of Unrequited Toil

Son Hediye

Bu sana son hediyem.
Yeni ufuklara, yeni umutlara yelken açacağın,
Yaşadığın anları birer birer kumbaraya atacağın,
İçini doldurdukça yaş alacağın,
Yaş aldıkça hatırlayacağın,
İçine sığdırdıklarını ölümsüz kılacağın,
Senden sonrasının da ömür bulacağı,
Bugünden yarınlarına bu sana son hediyem.

Tablo: Salvador Dali, Penceredeki Kadın

Davet

Parmaklarıma kanca atan ellerin sımsıkı sarıyor,
Tutkun bedenlerimiz ritmin akışına kapılıyor.
Gözlerimizdeki pırıltılar topuk sesleriyle inleyen sahneyi aydınlatıyor.
Jestler, ciddiyetimizin temsili bir tablosu gibi duvarları boyuyor.

Sen bir adım geri kaçtıkça ben bir özür adımıyla sana sokuluyor.
Sen savrulurken uzaklara, son açımda çekiyorum parmaklarından,
Sarıyorum bedenini kollarımla gitme dermişçesine, tutkuyla.

Tablo: Mahnoor Shah, Tango

Adam Olamamış Adlar

Etrafım ad sahibi insanlarla çevrili,
Kaçının ad taşıyan adam olduğu şüpheli.

Bir tüpün içinde birbirimizin nefesini soluyarak yolculuk etsek de,
Hastalıklar gibi bulaşıcı değil adamlık.

Ad sahibi bizler, bizi adam yapacak kadınlar mı arıyoruz,
Yoksa ayna karşısına geçip itiraf etmekten mi korkuyoruz?

Tablo: Frida Kahlo, The Bus